Değerli kardeşimiz,

Devlet dairelerinde işçi ya da memur olarak girenler, devletle (kamuyla) kendileri arasında veya özel sektörde herhangi bir iş yerinde çalışanlar, yapılan bir akit gereği iş ve hizmet üretip, karşılığında, maaş / ücret almaktadırlar.

Bu itibarla, verilen görevleri hakkıyla yapıp istenilen hizmetleri dürüstlükle gerçekleştirmeleri gerekir.

Dinimizde insanların kamu / kul haklarına saygılı olması emredilmektedir. Bunun yanında kul hakkı ihlalinin, hakkı ihlal edilen affetmedikçe, kimse tarafından affedilemeyeceği belirtilmiştir.

Veda Hutbesi’nde Resulullah (s.a.v.) “Ey insanlar, sizin canlarınız, mallarınız, ırz ve namuslarınız, Rabbinize kavuşuncaya kadar birbirinize haramdır (dokunulmazdır).” buyurmuştur. (Buhari, Hac 132)

Bir Müslümanın en önemli özelliği doğru, dürüst ve güvenilir olmaktır. Doğruluk, dürüstlük ve güvenirlik hiçbir dünya menfaati karşılığında feda edilemez. Bu konudaki duyarlılığınız için de teşekkür ederiz.

Veznedar olarak çalışan insanlar, yürüttükleri görevleri karşılığı genellikle tazminat almaktadırlar. Bundan dolayı da kasada meydana gelen fazlalıkları kendi ceplerine alamazlar ve o parayla kasa açıklarını da kapatamazlar.

Kasadaki fazla para fark edildiği anda, paranın sahibine verilmesi gerekir. Kasadaki paranın sahibi yeterince araştırıldıktan sonra şayet bulunamazsa, bu paralar muhtaç fakirlere, sevap beklenmeden (paranın sevabını paranın sahibine bağışlamak niyetiyle) verilmelidir.

Selam ve dua ile…
Sorularla İslamiyet