Değerli kardeşimiz,

Allah Teâlâ’ya özgü fiilleri adlandırmak için kullanılan “yaratma” kavramı iki şekilde gerçekleşmektedir:

İlki el-Bari ismiyle açıklanan “hiçten bir şeyi var etme” anlamında, diğeri ise el-Musavvir ismiyle ifade edilen “biçim ve şekil verme” anlamında, var olandan yeni bir biçim meydana getirme anlamında kullanılmaktadır.

Hiçten bir şeyi icat etme, icat edilen şeyin kendine ait bir varlığı yok iken varlık sahasına çıkarılması şeklinde İnsan suresinde konu edilmektedir:

“İnsan (henüz) anılır bir şey değilken (yaratılmamışken) üzerinden uzunca bir zaman geçti.”(İnsan, 76/1)

Bu ayette insanın varlığı, var olan hiçbir varlık tarafından bilinmemektedir. Ancak varlık bilgisi, Allah Teâlâ’nın kendisine ait olarak vardır. Bunun misali bir binanın planının yapılmadan önce yalnızca mimarın bilgisinde ve zihninde olmasına benzetilebilir. Dış âlemde var olmama, burada hiçliğe yani bir şey olmamaya tekabül etmektedir.

İkinci aşamada ise, bu planın açığa çıkartılması şekillendirilmesi süreci geçerli olmaktadır. Bu durumda da önceden yaratılmış varlık malzemeleri kullanılmaktadır.

Bugün bilinen fizik bilgisine göre maddi dünyanın yapı taşları elektron adını verdiğimiz enerji alan ya da parçacıklarıdır. Bu enerji alanlarının alt yapısında da daha farklı alt enerji parçacıkları mevcuttur.

Sonuçta tüm bu alan ve parçacıklar fizik tarafından tek bir kuvvetin (gravitasyon) farklı versiyonları olarak tanımlanmaktadır.

Bu muazzam hızlardaki enerji dalgalanımları maddi dünyadan tamamen uzak fiziksel olgulardır. Yüksek ısı ve hızlardaki bu kuvvet dalgalanımları yavaşladıkça yoğunlaşmakta ve bildiğimiz katı madde algısı açığa çıkmaktadır.

Örnek vermek gerekirse, suyun katı, sıvı, gaz, molekül, atom, parçacık, enerji ve serbest kuvvetler alanları gibi bir sıralama verebiliriz. Buz olarak gördüğümüz suyun katı hali, enerjinin ısı ve hareket azalması ile yoğunlaşmış bir biçimi olmaktadır. Nitekim buzu ısıtmaya devam ettikçe de gittikçe maddi olmayan zaman ötesi boyuta doğru hareket edilmiş olmaktadır.

O halde maddi olanın maddi olmayandan var edilmesi zaten fiziksel dünyada bildiğimiz bir husustur.

İlahi kudretin irade ve ilimle birlikte Allah’ın ilminde bulunan prototip var oluşları belli hedefler ve gayelerle ve de sonuçta zeka ve idraki netice verecek şekilde dışsal bir varoluşa dönüştürmesi böylece Allah’a özgü bir yaratım olarak açığa çıkmaktadır.

Selam ve dua ile…
Sorularla İslamiyet