Değerli kardeşimiz,

İnsanların kendi istekleriyle dünyaya gelmedikleri bedihi / çok açık bilinen bir konudur.

Sadece insan değil, sinekten yıldızlara, atomdan galaksilere hiçbir şey kendi isteğiyle var olmamıştır. Zira, yok iken varlık sahasına ayak basmak için harici bir ilim, hikmet, kudret ve irade gerekir. Ayrıca bu sıfatların ezeli olması gerekir ki başka sıfatlara muhtaç olmasın.

Açık bir ifadeyle, ezeli sıfatların sahibi ezelidir ve her şeyi o yaratmıştır. Ezeli olmayan sıfatların sahibi mutlaka ezeli bir mevsufa muhtaçtır. Onun için insanlar Samed aynasıdır. Yani hiçbir şeye muhtaç olmayan bir yaratıcıya muhtaçtır.

Canlı-cansız bütün varlıklarda rahmetin ilk tezahürü, onların yok iken varlık nimetine kavuşmalarıdır.

İşte sadece insan ve diğer canlılar değil kâinat ve içindekiler var olmakla bu rahmete mazhar olmuştur.

Ağacın kökü, gövdesi, dalı, yaprağı, çiçekleri hep meyvesi içindir ve ona bakar ve onun yetişmesi için hareket ederler. Aynı şekilde kâinat bir ağaç, insan ise bu kâinat ağacının meyvesi gibidir. Kâinatın bütün unsurları insana bakar ve insana hizmet ederler.

Mesela, Güneş insan için soba ve lamba olsun diye oraya asılmıştır. Ay insana takvimcilik etsin diye dünyaya peyk yapılmıştır. Hava, su, ateş ve toprak gibi unsurlar, insan hayatının gereklerini karşılasın diye istihdam ediliyorlar vs…

Bütün kâinatı insana hizmet ettiren ve onun ihtiyaçlarına koşturan temel dinamik ana müsebbip Allah’ın sonsuz şefkat ve merhametidir.

İnsanın sonsuz yaşama arzusuna cevap verip, onun için cennet gibi ebedî bir yurdu inşa eden, yine Allah’ın sonsuz rahmeti ve şefkatidir.

İnsanın mükemmel bir şekilde beslenip büyütülmesinde de Allah’ın sonsuz şefkat ve merhameti açıkça görülmektedir.

Selam ve dua ile…
Sorularla İslamiyet