Değerli kardeşimiz,

Başımızda bizi daima gören, duyan ve her yaptığımızı bilen, her yaptığımızdan haberdar olan birisi var; O da Rabbimiz Allah’tır!

Mesele bizim O’nu akıl ve kalp gözüyle görüp görmemeyi istememiz ile alakalı. Çünkü O’nu akıl ve kalp gözüyle görmek, varlığını bilmek ve imtihanda olduğumuzu anlamak için tek bir delil yeterken O bize;

– 124.000 peygamber ve sonuncusu Hazret-i Muhammed’i (asm),

– Suhuflar, kitaplar ve sonuncusu Kur’an-ı Kerim’i göndermiş!

Demek ki her an bizimle beraber olan iki rehberimiz var: Allah’ın kelamı Kur’an ve Allah’ın Elçisi Hz. Muhammed’in sünneti.

Bu nedenle, Hz. Peygamber Efendimiz (asm) bu hakikati şöyle özetlemiştir:

“Size iki şey bırakıyorum. (Bunlara tutunursanız) asla delalete düşmezsiniz: Allah’ın kitabı ve sünnetim. Bu ikisi (kıyamette) havza kadar ayrılmadan beraberce geleceklerdir.” (Hakim, Müstedrek 1/93)

Üstelik kainatta, dünyada ve kendimizde Allah’ın varlık ve birliğini gösteren nihayetsiz hikmetli deliller ortaya koymuş. Bunları da sonsuz isim ve sıfatları ile meydana getirmiş.

İmtihan sırrı gereği de Rabbimiz kendisini Zat’ından değil, O’nun kainatta tecelli eden bu isim ve sıfatlarından tanımamızı murad etmiş.

Mesele güneşe karşı gözünü kapatıp “Güneş yoktur, çünkü ben göremiyorum!” diyen kişinin misali gibidir. O kişi gözünü kapatmasına rağmen açık sanıyor, üstelik Güneş’in olmadığını da iddia ediyor.

Kapalı olan ve açık sandığı gözünü bir açsa, her şey kendisine zahir olacak. Ama bunu ancak kendisi yapabilir. Diğer şahıslar Güneş’in varlığını anlatır, gözünün kapalı olduğunu söyler, ötesi kişiye kalmıştır. Güneş’in varlığını her şartta görecektir; bir gün ister istemez gözleri açılacak ve hayretler içinde kalacaktır.

Allah’ın varlığı–birliğini ve bir imtihan aleminin olmadığını iddia eden kişiler de aynen böyledir.

Delillere karşı gözlerini bu alemde kapatanların gözleri muhakkak açılacak, ancak o anki idrak ve pişmanlık fayda etmeyecektir.

Allah hepimizin basiretini dünyadayken açsın, hidayet bahşetsin, tövbe ve halimizi ıslah etmeyi nasip etsin!..

Ama unutmayalım ki, hidayet için ilahi hikmet gereği ilk hareket ve samimi talep bizden gelmeli.

Selam ve dua ile…
Sorularla İslamiyet