Değerli kardeşimiz,

Her şeyden önce hipotezlerin dayandığı temel koşullar vardır.

Buna göre bir hipotez mantığa dayalı ya da rasyonel olmalıdır. Kavramları anlaşılabilir bir açıklıkta seçilmiş olmalıdır. İlgili olduğu konunun literatürü ile alakalı olmalı ve de denenebilir olmalıdır.

Dolayısı ile evrenin simülasyon olmadığı ya da gerçek olduğu hipotezi dış duyular ve mantığa dayalı sağduyulu akıl yürütmeye uygundur. Zira dış duyularımızın bize verdiği bilgiler evrenin bir başka şeyin benzeri ya da taklidi olduğuna dair bir veri sunmazlar. Dış dünya ile onun herhangi bir zamansal taklidini ya da simülasyonunu rahatça birbirlerinden ayırabiliriz.

Bu nedenle de simüle edilmiş gerçeklikler kategorisini doğal gerçeklik kategorisi yanında oluştururuz.

Yine atomları incelerken onların akıllı varlıklar olduğuna dair bir bilgi ya da veri bize ulaşmaz. Oysa akıllı varlıklarla karşılaştığımızda karşımızdaki bilinci duyumsar ve iletişime geçeriz.

Üstelik evrenin simüle olmadığını yani bir başka şeyin zamansal taklidi olmadığını gösteren eş anlı deneyim hep bizimle beraberdir.

Evreni deneyimde hiçbir şekilde bir başka gerçekliğin yansıması olarak duyumsamayız.

Simülasyon algısında ise ikincil zaman ve arka planın bilgisi zihinde mevcuttur.

Hipotezleri zihnimizin işleyişi doğrultusunda oluşturduğumuza göre, evrenin gerçek simülasyonunun ise sanı olduğunu ayırt ederiz.

Selam ve dua ile…
Sorularla İslamiyet