Değerli kardeşimiz,

Bu tip çalışmalar için, genellikle kromozom sayısı düşük olan, basit yapılı organizmalar kullanılır. Bunlardan virüs ve bakteriler en elverişli olanlarıdır. Bunların bazılarının genetik yapısını çember şeklinde DNA’lar teşkil eder. Bazı organizmalarda bu çember şeklindeki yapılar, çekirdeğin haricinde bulunabilir. Hücrelerde çekirdek dışındaki DNA’lar bu gen teknolojisi için daha uygundur. Gen aktarımı, DNA’lara parça eklenmesi ve kesilmesi belirli enzimlerle sağlanır. Bu çok hassas çalışmayı gerektiren teknik bir konudur.

Gen teknolojisi sahasında yapılacak çalışmaları belirli şartlarla sınırlandırmak doğru olmaz. Yukarıda sözü edilen ekip canlı hücreye nakletmiştir. Öyle sonuç almıştır. Bir başka çalışma, tamamen farklı şartlarda ve ortamlara geliştirilebilir. Bu gen aktarımının hangi ortamda daha sıhhatli olduğu sorusunun cevabı, bilimsel deneme ve yanılmalarla elde edilir.

Bir hücreden DNA alınması veya eklenmesi, onun genetik yapısının çıkarıldığı için öldüğü şeklinde yorumlanması, bu konuda yeterli biyoloji ve genetik bilginin olmamasından kaynaklanmaktadır.

Konuya yeni bir canlı yaratma manasında bakılması, bir yaratıcıyı devreden çıkarmak istenmesi, o kişinin kendi bileceği bir şeydir.

Dünya imtihan dünyası olduğu için, her şey bir sebeple meydana gelmektedir. Bazıları bu kâinatta esas perde ve sebepler altında her şeyin Allah’ın ilim, irade ve kudretiyle olduğunu görür. Bazıları da bir yaratıcıyı devreden çıkarıp, sebepleri gerçek fiil sahibi kabul eder, olayları tesadüfe ve tabiata verir.

Tarlaya buğdayı atan, onu sulayıp gübreleyen çiftçi o buğdayı bitiriyor, ona hayat verip, hücrelerini geliştirip olgunlaştırıyor deniyorsa, bunların da DNA kopyalamakla yeni bir canlı yarattığı iddia edilebilir.

Prensip olarak Craig Venter ekibinin yaptığı, çiftçinin tarlaya buğday atmasına benzemektedir. Ne var ki, bunlarınki daha teknik ve daha hassas çalışmayı gerektiriyor.

Selam ve dua ile…
Sorularla İslamiyet