Değerli kardeşimiz,

Câbir b. Semure demiştir ki; “Bilal (r.a.) ezanı okur, son­ra (Peygamberin gelmesini) beklerdi. Hz. Peygamber (asm)’ın evinden çıktığını görünce de namaz için kamet getirmeye başlardı.”(Müslim, Mesacid 160; Ebu Davud, Salat, 43; Tirmizî, Salât 29) 

Bu hadis rivayetine göre, vakit müsait olduğu takdirde müezzin, kamet getirmek için imamın gelmesini beklemekle mükelleftir.

Ebu Davud ve Beyhâkî’nin rivayet ettiği bir hadisi şerif de şöy­ledir:

“Hz. Peygamber (asm), ezan okunduktan sonra evinden çıkar mescide gelirdi. Mescide gelen cemaatin az olduğunu görünce, halk mescitte tamamen toplanıncaya kadar oturur, sonra da namazı kıldırırdı.”(Ebu Davud, Salat, 45; Beyhaki, es-Sünenü’l-kübra, h.no: 2283)

Bu iki rivayet ara­sında bir fark yoktur. Çünkü Peygamberimiz (asm) bazen öyle bazen de böyle yapardı.

Bu hadis-i şerif ezandan sonra hemen kamet edilmeyerek bir müddet beklemenin meşru oluşuna delildir. Beklenilmediği takdirde ise bilhassa evi uzak olan kimselerin cemaat sevabından mahrum olmaları söz konusudur. Kameti biraz geciktirmekle Müslümanların cemaate yetişmelerine yardım edilmiş olur ki, bu iyilikte ve takvada yardımlaşmak anlamına gelir.

Ancak cemaati beklerken, camideki mazeretlilerin ve ihtiyarların da durumunu göz önünde bulundurmak gerekir. Ayrıca, akşam namazı vakti gibi zamanın kısa olduğu durumlarda, namaz vaktinin çok gecikmemesine de dikkat edilmelidir.

Özetle:

– Bir namaz vakti girdikten sonra, cemaate yetişmeleri için abdest alan kişileri beklemek namazın tutumuna aykırı olmaz. Zira imamın, vakit girer girmez namaza durmayarak cemaatin yetişmesini ve çoğalmasını beklemesi caizdir.

– Cemaat çoğaldığı zaman imam namaza başlamakta gecikmemelidir. Bu husus bilhassa çarşı camilerinde ve bu özelliği taşıyan mescidlerde daha büyük önem kazanır.

Selam ve dua ile…
Sorularla İslamiyet