Değerli kardeşimiz,

İstisnasız her helal meslek, icrası esnasında Allah rızası arandığı sürece mukaddestir.

Elbette bu mesleklerin icrası karşılığında da kendimizin ve ailemizin rızkını kazanmayı arzu etmemizde, helal dairede kaldığımız sürece de Allah’ın rızası vardır.

Hatta farz ibadetlerimizi aksatmamamız, haramlardan kaçınmamız şartıyla, bu şekilde nafakamızı temin etmek için çalıştığımız, dinlendiğimiz hatta uyuduğumuz her saat ibadet hükmüne geçer.

Askerlik mesleğine gelince:

Askerlik, barış zamanlarında dahi oldukça meşakkatli ve hayat riski yüksek bir meslektir. Kaldı ki savaş halinde ve ülkemiz gibi her taraftan düşman tehdidi ve aleni saldırısı gibi durumlar karşısında olan siz askerler için durum daha da meşakkatli ve zordur.

Bu mesleğin icrası başta iman, yüksek seciye ve bazı bedenî özellikler gerekmektedir. Sualinizde bahsettiğiniz ve gösterilmesi kaçınılmaz olan fedakârlıklar da cabası.

Ancak şunu unutmayınız ki fedakârlık ne kadar fazlaysa, Allah katındaki ecri de bir o kadar fazladır. Onun için Allah, kendi yolunda savaşan askerlere büyük mükafatlar vaad etmiştir. Bunun en üst mertebesi de hepimizin malumu şehitliktir. 

Şöyle düşününüz;

Evet, muhakkak eşinizi, evladınızı, ana-babanızı, dostlarınızı özlüyorsunuz. Muhakkak ki onlar da sizi özlüyorlar.

Bunu Allah bilmiyor mu?

Elbette biliyor.

Siz Allah rızası için bu fedakalıkta bulunmuyor musunuz? Evet, Onun için gayret sarf ediyorsunuz, Onun rızasını umuyorsunuz.

Peki bunu Allah biliyor mu?

Elbette ki biliyor.

O zaman, daha ne istiyorsunuz? Kendi rızasını arayan birini Allah hiç yüzüstü bırakır mı? Bununla ilgili pek çok ayet ve hadis mevcuttur.

Diğer taraftan bu memleketteki müminlerin günde en az 5 vakit dualarında olduğunuzu da sakın unutmayın.

Yani hakikat boyutunda aslında nasıl bir nimet içinde bulunduğunuzun farkına varın.

Tıpkı özellikle bu günlerde siz askerler gibi, bütün sağlık çalışanlarının önüne çıkan ilahi fırsat gibi.

Allah kendi yolunda olan fedakâr asker, emniyet mensubu, sağlık personeli ve bütün diğer meslek erbabından razıdır, müsterih olunuz. 

Siz yardımı Ondan isteyiniz. Sizin de ailenizin de içine sekinet verecektir inşallah.

Demek ki, vazifeniz kudsidir.

Ayrıca şu manaları da düşünüp vazifenizin kıymetini daha iyi anlayıp teselli bulursunuz:

– Allah yolunda cihad en üstün, en faziletli, en hayırlı iş ve eylemdir.

– Allah’ın hoşnutluğunu umarak hudut boylarında nöbet tutmak, en faziletli cihad şekillerinden biridir.

– Kur’an ve Sünnet’te Allah yolunda cihad daima teşvik edilmiştir.

– Cennetteki en kısa zaman ve en dar mekân, dünyadaki en uzun zaman ve en geniş mekândan daha üstün ve daha hayırlıdır.

– Hudutta nöbet tutan mücâhid, görev başında iken ölürse şehid olur ve amel defteri kıyamete kadar kapanmaz; cennette rızkı devam eder, kabir sorgusundan ve kabir azâbından kurtulur.

– Cihaddan elde edilen sevap, nafile oruç ve namazdan elde edilen sevaptan kat kat üstündür. Çünkü cihadda devletin hudutları içinde yaşayan bütün fertlerin dinini, vatanını, canını, malını, ırz ve namusunu korumak vardır. Namaz ve orucun sevabı ise ferdin kendine mahsustur.

– Düşmanla savaşın ve cihadın her çeşidinin sadece Allah yolunda ve Allah rızası için yapılması, sahih bir niyet ve tam bir ihlasa sahip olunması gerekir. (bk. Riyazü’s-salihin Tercüme ve Şerhi – İmam Nevevi; Kütüb-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Cihad ve Mücahidlerin Fazileti Bölümü)

İlave bilgi için tıklayınız:

– Vatanı Beklemenin Kutsallığı
– Vatanımıza, milletimize ve ordumuza en güzel ve en faydalı bir surette askerlik yapabilmek için nelere dikkat etmeliyiz?
– Dağda, operasyonlarda öldürülen askerlerimiz şehit midir?
– Şehitler kabir azabı çeker mi, kul hakları affedilir mi, cesedlerinin çürümediği doğru mu?

Selam ve dua ile…
Sorularla İslamiyet