Değerli kardeşimiz,

Ahirette her şey öyle ayan-beyandır ki, bu günkü bizim ilmî keşiflerimiz orada birer gölge hükmünde kalacaktır.

“O gün bütün gizli kapalı şeylerin örtüleri kaldırılacak ve bütün sırlar ortaya dökülecek.” (Tarık, 86/9) mealindeki ayette insanların yaptıkları yanında kâinattaki sırların da ortaya konacağı kesindir. Çünkü birçok ayette “Sizin ihtilafa düştükleriniz şeylerin doğruluğunu size bildireceğiz.” diye ifade edilmektedir.

Din-dinsizlik, fazilet-rezilet gibi mücadele ve ihtilafların önemli bir malzemesi de kâinata farklı bakmak, farklı algılamaktır. Demek ki, orada –fizik ve fizik ötesi yönleriyle– evrenle ilgili hangi algılamanın doğru hangisinin yanlış olduğu da belirtilecektir, hem de bizzat yüce yaratıcı tarafından..

İnsanın bilgisi, ilmi, aklı, cennete münasip bir seviyede olacaktır ki, dünyadaki bilgilerimizle akıllarımızla kıyas kabul etmez.

İstenilen her şeyin içinde olacağı cennet hayatını (Zuhruf, 43/71), bu dünyanın hayat şartlarıyla değerlendirmek; anne rahmindeki bir çocuğa, dünyayı anlatmak gibidir. Bu dünyanın karnındaki bizler de, cennet hayatını anlayamayız…

“Allah Teâla Hazretleri ferman etti ki: ‘Ben Azimu’ş-Şân, salih kullarım için gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve insanın hayal ve hatırından hiç geçmeyen nimetler hazırladım.”(Buhari, Bed’ü’l-Halk 8, Tefsir, Secde 1, Tevhid 35; Müslim, Cennet 2)

Selam ve dua ile…
Sorularla İslamiyet